Trabzon İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

Şalpazarı

Yavuz Sultan SELİM'in (I. Selim) Hükümdarlığı döneminde Trabzon, Torul ve Vakfıkebir arasındaki bölgeye "Vilayeti Çepni" denilmekte idi.

Trabzon sancağı, Görele Kazasına bağlı olan Şalpazarı 1809 tarihinde çıkarılan bir fermanla Vakfıhatuniye (Vakfıkebir) Kazasına bağlandı. 1914'te Vakfıkebir'e bağlı bucak haline getirilen Şalpazarı daha sonra bu teşkilat kaldırılmış ve 1927 yılında Vakfıkebir'e bağlı olarak yeniden kurulmuştur. Bakanlar Kurulunun 07.12.1953 tarih ve 4-1945 Sayılı kararı ile tam teşekküllü bucak haline getirilen Şalpazarı, 02.06.1968 tarihinde Belediye teşkilatına kavuşmuş ve 7.12.1987 tarihinde de ilçe olmuştur. Merkez nüfusu 5570'tir. ilçenin, Kireç, Çamkirişi, Dereköy, Kalecik, Sugören ve Turaluşağı olmak üzere altı mahallesi ile Ağırtaş, Çarlaklı, Çetrik, Doğancı, Dorukkiriş, Düzköy, Fidanbaşı, Gökçeköy, Gölkiriş, Güdün, Kabasakal, Karakaya, Kasımağzı, Kuzuluk, Pelitçik, Sayvançatak, Simenli, Sinlice, Sütpmar, Tepeağzı, ve Üzümözü adlarında 22 köyü, Yeni Mahalle, Gültepe, Yeşilyurt Mahallelerinden oluşan Geyikli (Alagavur) adında beldesi vardır.

Halk şal dokumalarıyla uzun müddet giysilerini kendi el tezgahlarında yapmıştır. Döşeme ve örtünme ihtiyaçlarını dastar ve çul dokuyarak, taşıma ihtiyaçlarını çentiye (çentik), zembil (camdan), heybe dokuyarak. Sarma ve taşıma ihtiyaçlarını dırmaç, urgan ve ip dokuyarak. Bel bağı, yörek bağı dokuyarak dü süs ve beşik ihtiyaçlarını gidermişlerdir. Yine kendi el tezgahlarında sarma keten yapılarak iç çamaşırı ve gömlek gibi ihtiyaçlarını karşılamışlardır. Ayrıca zıpka, aba, şal ve başlık gibi ihtiyaçlarını da bizzat kendileri dokuyarak karşılamışlardır. Zamanla bölge bu giyim ve dokuma mallarının alım-satım yapılması nedeniyle "ŞARPAZARI" daha sonra değişikliğe uğrayarak "ŞALPAZARI" adını almıştır.

Şalpazarı çevresine Ağasar da denilmektedir. Rivayetlere göre Çelebi Türklerinin genç Ağası yörenin en güzel kızı ile birbirlerine sevdalanırlar. Muhteşem bir düğünle evlenirler. Ağayı çok seven gelin Ağaya sık sık "Ağa sar, Ağa beni sar, sarıl" şeklinde maniler söyler. Böylece "Ağa Sar" yörenin adı olarak kalır.
Başka bir rivayete göre de yörede yaşayan Ağanın ayağının aksaması nedeniyle "Ağa aksak, Ağa aksar" kelimeleri zamanla "AĞASAR" olarak telaffuz edilir ve Ağasar sözcüğü yörenin adı olarak kalır.

Bir diğer rivayete göre ise 40 civarında aile yöreden göç ederken Beşikdüzü Takazlı mevkiinde göçenlerin kaç kişi oldukları sorulur. Onlar da "Aha Say" derler. Bu ifade zamanla "AGASAR'a" dönüşmüş ve yörenin adı olarak kalmıştır. Esasen Ağasar sözcüğünün Akhisar sözünün değiştirilmiş şekli olduğu da söylenebilir. Zaman, zaman kaynaklarda bu şekilde de geçmektedir .

www.salpazari.gov.tr